COVID – 19 ve Mücbir Sebep (Force Majeure) İlişkisi
Dünya Sağlık Örgütü tarafından 11.03.2020 tarihinde salgın olarak nitelendirilen COVID-19 nedeniyle sağlık hususlarında olduğu kadar hukuk ve iş dünyasında da endişeler artmaktadır. Haklı endişelerin temelinde mevcut sözleşmelerin devamlılığı, nasıl etkilenecekleri ve akdi ilişkilerin salgından etkilenmemesi için hangi tedbirlerin alınması gerektiği gibi hayati sorular yatmaktadır.
Salgının ticari sözleşmeler üzerinde özellikle ifa imkansızlığı, sözleşmenin askıya alınması, sözleşme koşullarının uyarlanması, sözleşmenin feshi ve sözleşmenin ihlali nedeniyle uğranılan zararlar başlıkları altında etki göstermektedir.
Her bir konu başlığının derinliği gözetildiğinde sorunun temel nedeni ile analize başlamanın diğer bir ifade ile hukuk literatüründe ifa imkansızlığı nedeni veya mücbir sebep olarak tasnif edebileceğimiz COVID-19 salgınının hukuki karşılığını analiz etmenin doğru olacağını düşünmekteyiz. Mücbir sebep Yargıtay kararları uyarınca “borçlunun kendisine ya da işletmesine bağlı olmayan, öngörülemeyen, mutlak olarak karşı konulamayan ve borcun ihlaline sebep olan olaylar” olarak tanımlanmaktadır.
Sözleşmelerdeki Mücbir Sebep Maddeleri
Her ne kadar Türk Hukukunda mücbir sebebi düzenleyen yazılı hukuk kuralları bulunmuyor olsa da sözleşme serbestisi içinde ve genel teamül doğrultusunda tarafların sözleşmelere mücbir sebep maddeleri eklediklerini yaygın olarak görmekteyiz.
Ancak birçok ticari sözleşmede sıklıkla gördüğümüz standart mücbir sebep maddeleri çoğu zaman yeterli detaylar ve gerekli önem verilmeden metinlere eklenmektedir. İyi düzenlenmiş bir mücbir sebep hükmünü, sebeplerin ortaya çıkması halinde, sözleşme taraflarının ifadan kaçınmasına veya ifayı geciktirmesine imkân sağlayabilir.
Bu nedenle, COVID-19 salgının bir mücbir sebep sayılıp sayılmayacağı, her bir sözleşmenin lafzı ve ruhu esas alınarak değerlendirilmelidir. Yargıtay’ın mücbir sebep hususundaki kararlarında da bu prensip ekseninde sözleşme serbestisi temelinden hareketle her bir durumun kendi içinde değerlendirilmesi noktasında içtihat geliştirdiği görülmektedir. Burada sözleşme maddesi dahilinde sayılan mücbir sebep hallerinin sınırlı sayıda olup olmadığı, salgın hastalığın bu kapsamda sayılıp sayılmadığı, ilgili ülke bakımından salgın kapsamında alınacak önlemlerin sözleşme kapsamındaki yükümlülüklere etkisinin derecesi, tarafların bu durumu ortadan kaldırmak ya da minimize etmek için başvurabilecekleri yöntemler ve bunlara başvurulup vurulmadığı gibi birçok hususun somut olay tahtında ayrıntılı olarak değerlendirilmesi gerekecektir.
Mücbir sebep nedeniyle ifa imkansızlığı veya sözleşmenin askıda kalması yönünde talepler ileri sürülmek istenmesi halinde sözleşmede yine aynı madde kapsamında düzenlenmiş olan ihbar önellerine ve varsa mücbir sebebe ilişkin tevsik edici belge sunma gibi ilave yükümlülüklere özellikle dikkat etmek gerekmektedir. Bu ihbar önellerine dikkat edilmemesi halinde mücbir sebep nedeniyle ifadan kurtulma imkânı ortadan kalkabilecektir.
Mücbir Sebep Maddesinin Bulunmaması
Mücbir sebep niteliğinde bir olayın sözleşmeye etkisi borcu sona erdiren bir işlevi olan ifa imkansızlığı şeklinde ortaya çıkabileceği gibi bazen de aşırı ifa güçlüğü yaratmakta, diğer bir deyişle sözleşmeden doğan borcun ifasını katlanılabilir düzeyin üzerinde olacak şekilde güçleştirebilmektedir. Mücbir sebep hususunu düzenleyen bir hükmün sözleşmede bulunmaması halinde dahi ticari sözleşmelerin ifasının borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsız hale gelmesi durumunda Türk Borçlar Kanunu madde 136 uyarınca borç sona erer ve her iki tarafta borcundan kurtulur.
İfa imkansızlığı durumunda bölünebilir borçlar bakımından ise borçlu, borcunun sadece imkânsızlaşan kısmından kurtulur. Ancak, bu kısmi ifa imkânsızlığı önceden öngörülseydi taraflarca böyle bir sözleşmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, borcun tamamı sona erer.İmkansızlığın tarafların kontrolü dışında bir nedenle ortaya çıkması ve önlenemez olması değerlendirme aşamasında önemli kriterlerdir.
Diğer yandan TBK 138 uyarınca Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir.
Bir ticari sözleşmenin COVID-19 nedeniyle ifa imkansızlığına, uyarlamaya, fesih veya dönme hükümlerinin uygulanmasına konu edilip edilemeyeceğine karar vermek için çok dikkatli akdi ve fiili değerlendirme yapılması gerekmektedir. Sözleşmenin ve akdi ilişkinin doğasına ve COVID-19’un bu kapsamda tarafların edimlerini yerine getirmelerine olan etkilerine bağlı olarak iyi bir analiz yapılması uygun olacaktır.
Sürecin nasıl evirileceğini bilemediğimiz bugünlerde COVID-19 salgının ticari sözleşmeler kapsamında hak ve yükümlülükler açısından etkilerini analiz ederken ilk etapta aşağıdaki metodolojide bir değerlendirme yapılması soru -cevap sürecinin işletilmesi iş dünyasında hızlı karar almak zorunda kaldığımız bugünlerde yol gösterici olabilecektir.
Ticari Sözleşmede;
•Mücbir sebep maddesi var mı? Var ise, mücbir sebebin varlığı halinde tarafların haklarını düzenliyor mu? Askıya alma veya fesih hükümleri var mı? Var ise ihbar önelleri düzenlenmiş mi?
•Salgın nedeniyle fesih veya askıya alma halini düzenleyen başkaca madde var mı?
•Verilen taahhütlerin salgın nedeniyle etkilenen hükümleri var mı?
COVID-19 salgını;
•Sözleşmenin ifasını olumsuz etkileyerek engelledi mi, öteledi mi? •Sözleşmenin ifasının maliyetini arttırdı mı?
•Potansiyel olarak Sözleşmenin ihlaline neden oldu mu? Oldu ise muhtemel temerrüdün sonuçları nelerdir?
•Sözleşmenin ifası sonucunda, sözleşme yapılırken kararlaştırılan sonuçlardan temel eksen farklı sonuçlara mı nail oldu ve bu durumlar öngörülebilecek olsa idi sözleşme bu şartlarda hiç yapılmamış mı olurdu?
COVID-19 etkilerini değerlendirirken belirtilen sorulardan en az ikisine “evet” yanıtı veriyorsanız mutlaka hukuk müşavirinize danışmanızı öneririz.
Sonuç olarak salgının ticari sözleşmeleriniz üzerindeki etkisini analiz etmek, potansiyel riskleri belirlemek maliyet hesaplarını ve bütçeleri yönetmek hususunda önümüzdeki gayet belirsiz olan zaman diliminde eksenimizi bulmak adına iyi bir başlangıç olabilir.
Sözleşmelerinizin değerlendirilmesi ve risk analiziniz için halen çalışmalarına uzaktan destek vermeye devam eden ekibimizle irtibata geçebilirsiniz. #evdekal
CANAZ YILMAZ HUKUK BÜROSU
Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı Canaz Yılmaz’a sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Verilen bilgiler yalnızca genel amaçlıdır; kopyalanamaz ve çoğaltılamaz. Bilgilerin uygulanabilirliği, güncelliği ve güvenilirliği konusunda garanti verilmemektedir. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.